• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
Görgü ve Nezaket Kuralları

GÖRGÜ VE NEZAKET KURALLARI

 

 

 

Nezaket insana para kazandırmaz, ama her şeyi satın alır.

Montaigne

 

Görgü kuralları toplumda insan ilişkilerini belirleyen ve düzenleyen, toplumca benimsenmiş ve yerleşmiş sosyal kurallardır.

 

Görgü kuralları toplumda, aynı zamanda “medeni insan” olmanın bir gereğidir. Bu nedenle, görgülü kişiler toplumda sayılan ve sevilen kişilerdir.

 

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...

(Mahatma Ghandi )

 

Tahsil ve terbiyesi mükemmel olan toplumun idaresi kolay, fakat esir edilmesi zordur.

Lord Brourham

Selamlaşma

Selamlaşma insan ilişkilerinde nezaketin ilk basamağıdır. Kural olarak genç yaşlıya, memur amire, yeni gelen orada bulunanlara önce selam verir. Ayrıca yürüyen durana ,arabada bulunan yürüyene selam verir. Verilen bütün selamlar alınmalıdır. Selam almamak büyük bir hakarettir.

“ Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın ; yahut aynı ile karşılık verin …” ( Nisa:86 )

 

Tanışma

Tanışma ve tanıştırma ilke olarak ayakta olur. Kural olarak; küçük büyüğe, ast üste, genç yaşlıya tanıştırılır. Tanıştırmada önce unvan, sonra ad ve soyadı söylenir. Tanıtılan el uzatmaz, tanıştırılan el uzatır. Eğer tanıştırılan el uzatmazsa baş hafifçe eğilir.

 

Tokalaşma (Musafaha)

 

Kural olarak; tokalaşmada el uzatma hakkı daima üst olana aittir. Üst, tokalaşmak için el uzatmadan önce el uzatılmaz. Musafaha dediğimiz el sıkmak iki taraf arasında bağlantıyı sağlar ve böylece de aradaki sevginin, dostluğun yenilenmesine ve güçlenmesine vesile olur.  Bu güzel adetin yaşanmasına sevgili peygamberimiz bizleri, şöylece teşvik eder. “ Karşılaşan iki Müslüman el sıkıştığı zaman günahları bağışlanıp affolunur, hem de oradan ( oldukları yerden ) ayrılmadan.”

 

Şair Baki’nin Dostları

Klasik şiirimizin büyük ustası Baki’ye sormuşlar,dostluk nedir diye..

Cevap vermiş:

Dostlukları bilmem; ama dostlar üç çeşittir. Bir dost vardır; gıda gibidir, insan onu her gün arar. Bir dost vardır; ilaç gibidir gereğinde aranır. Bir dost vardır; hastalığa benzer o seni arar.. 

 

 

 Edep aklın görünüşüdür.

Hz.Ali

Temizlik

Her insan temizliğe dikkat etmeli, en az haftada bir kez yıkanmalıdır. Yaz aylarında daha sık yıkanmalıdır. Terlediği zaman da silinip temizlenmeli, çevresini rahatsız etmemelidir. Gerekirse ıslak mendil gibi araçlardan yararlanmalı veya kötü kokuyu giderecek kokular kullanmalıdır.Ağız ve diş sağlığına gereken önem verilmeli yemeklerden sonra dişler fırçalanmalıdır.

 

 Affetmek ve unutmak iyilerin intikamıdır.

 Schiller

TEBESSÜM        
Güler yüzlü ve tatlı dilli olmak. İnsanlarla olan ilişki ve münasebetimiz de güler yüzlü ve tatlı dilli olmak son derece önemlidir. Karşımızdaki muhatap sert ve aksi biri de olsa, tatlı konuşmak ve güler yüzlü olmak zorundayız. “ Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” “ Güler yüz üzüntüyü giderir.”

 

Dilin aslan gibidir. Onu serbest bırakırsan seni yer.

KONUŞMAK
Konuşmadaki asıl hedef onun hayırlı ve faideli şekilde olması , dinleyenlerin istifade edilebil-mesi ve öğretici olmasıdır. Bu içerikten yoksun konuşmalar, boş konuşmalardır. Boş ve faidesiz konuşmalar ise kişileri küçük düşürür.

 

Bu durumu iyi bilen atalarımız; “Söz bilirsen söyle ibret alsınlar, Bilmezsen sus ta bâri insan sansınlar”  demişler. Bu açıdan konuşmanın istenen neticeyi vermesi için zemini zamanını kısaca ortamı iyi  belirlemek ve kollamak gerekir. Aksi halde zeminsiz, zamansız konuşmalar hem adâba aykırılık teşkil eder  ve hem de kişiye zarar verir.

 

Ya hayır söyle ya da sus. Hadis-i şerif

“Yumuşak söz söyleyin.” (Taha: 44 )

“( Habibim )o vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara  yumuşak davrandın , şayet sen kaba ve katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi...” (A.İmran:159 )

 

 

 

 

 

 

Dalkavuk

Filozof ile dalkavuk konuşu-yormuş. Filozof ne derse , dalkavuk onu tasdik ediyor-muş. Nihayet sabrı tükenen filozof haykırmış :

   -Hiç olmazsa bir defa olsun itiraz et de, iki kişi olduğumuzu anlayalım be birader!..

 

 

Yine atalarımız ;   

  “Bana benden olur her ne olursa, başım selamet bulur dilim durursa.”   diyerek diline sahip çıkmasının insanı sahil-i selamete çıkaracağını belirtmişlerdir. Konuşma organı olan dile sahip çıkmak, insanın bir çok ayıbını ve kusurunu da örtmek demek olur. Zararlardan ve kusurlardan korunmak için de Kur’an-ı Kerim “…İnsanlara güzel konuşun.” (Bakara:83) buyurmuş ve olması gereken bir konuşmanın vasfını açıkça ortaya koymuştur.

 Bir de gerekmedikçe konuşmayıp dinlemek, konuşmakta olan iki kişinin arasına –izinsiz-girmemek, fısıltılı-gizli-konuşmamak “Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur.” (Nisa:114)

   Sohbette üçüncü şahsı tek başına bırakmamak veya üç kişiden ikisinin üçüncü şahsın bilmediği bir dili kullanarak konuşmaları doğru değildir.

 

İZİNSİZ GİRME(ME)K   

  Umuma açık olmayan yerlere ve kendimize ait olmayan evlere, izinsiz girmemek Kur’ânın bizlere öğrettiği yüce ve uyulmasında sayısız faydalar olan müstesna bir adâb-ı muâşeret (nezaket) kuralıdır.

   Bu hususta Kur’ân-ı Kerim :”Ey iman edenler kendi evlerimizden başka evlere geldiğinizi fark ettirip ( izin alıp ) ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir.” ( Nur:27 ) diyerek başkasına ait evlere izinsiz ve selam verilmeden girilmemesini tembih eder. Devamında ise, evde kimse yoksa veya izin verilmezse dönüşün daha uygun olacağı hatırlatılmaktadır.

   İzin isteme  (zile basma ) üç kez olabilir. Birinci de hane sahibini haberdar etmek, ikinci de hazırlan-masını sağlamak , üçüncü de izin almak hususları düşünülmelidir.

    Biz “…Size ait olmayan evler” tabirinden evlerimiz de bize ait olmayan odaları da   (gelinlerimizin , yetişkin kızlarımızın özel odaları gibi) anlamalıyız ve onlara da ben babayım anneyim veya kayınbiraderim , kayınvalideyim girerim diyerek habersiz ve izinsiz-ansızın baskın yaparcasına- giremeyiz. Oralar özel mekânlardır. Yapılacak işte olsa muâşeret kurallarına uymalı ve izin alınmalıdır.

 

Telefon

   Bir kişiye, bir eve ve direkt telefonlu bir bir işyerine ve resmi daireye telefon ettiğinizde selam ve saygı kelimeleriyle başlayın ve kendinizi tanıtın. Diğer yerlere telefon ettiğinizde de, önce aradığınız yerin ve numarasının doğru olup olmadığını anlamak için “Alo!elektrik idaresi mi?”ya da”falan numara mı?”diye sorun.”Alo! Kimsiniz?” diye sormayın.

 

Hikmet ondur; dokuzu sükut biri de az konuşmaktır.

Abdullah bin Ömer

 

 

 

Günlük Hayatta

   Genel olarak kadınlara saygı göstermek temel kuraldır. Bu sebeple kapalı yerlerde hanımların içeri girişlerinde daima ayağa kalkılır. Kadınlara her zaman hak ve öncelik verilir,saygı gösterilir.Bir hanım geçerken daima yol verilir.Kapıdan önce geçme hakkı kadına aittir.

   Halife Ömer bin Abdülaziz Hazretleri “Şehrimizi korumak için etrafını surla çevirmek istiyorum, gerekli parayı gönderiniz” diye müracaat eden valisine şu cevabı yazmıştı: “Şehrinizi surla değil, adaletle koruyunuz ve zulümden arındırınız.”

 

Hayası gidenin kalbi ölür.

Hz.Ömer

Taşıt araçlarında

Taşıt araçlarına binerken kadınlar ,yaşlılar ve mevkice üstte olanlar önce biner. İnerken tersidir.

 

Çalışma Hayatında

  İş yerinizde daima bakımlı ve tıraşlı olmaya dikkat edin.

Amirin odasına girdiğiniz de, oturmanız için yer göstermesini ve buyur demesini bekleyin.

 

Ziyaretler ( Misafirlik )

   Daima randevulu ziyaret etmeyi prensip edinin. Randevusuz ve davetsiz olarak gittiğiniz evin kapısını ikiden fazla çalmayın ve girerseniz  fazla oturmayın.

Evin düzenine uyun.

  Dostların , akrabaların , arkadaşların zaman zaman birbirlerine gidip gelmeleri , ziyaretleşmeleri onların aralarındaki bağlılığı ve sevgiyi geliştirir ve artmasını sağlar. Bu ziyaretlerin büyüklere ve hastalara yönelik olmasına dikkat edilmeli , bayram ve kandil gibi özel günler kollanmalı ve böylece hayır duaları alınmalıdır. Zira peygamber efendimiz “ Küçüklerine merhamet,büyüklerine saygı göstermeyen,iyiliği emretmeyen kötülüğü yasaklamayan bizden değildir.” ( M.Ali Nâsıf,Et-tâcûl câmiu lil usûl fî ahâdîsir-Resûl,5/17,İst.1962) buyurmaktadır.

 

Hastalık-Ölüm

   Ziyaret esnasında hastayı bırakıp başka arkadaşınızla konuşmaya dalmayın. Ziyareti kısa tutun.

Bir yakınınızın ölüm haberini aldığınızda hemen ziyaretlerine gitmeyi ve cenaze işlerinde yardım etmeyi ihmal etmeyin.

   Sevgili peygamberimiz , müslümanın müslüman kardeşi üzerindeki haklarını beş olarak söylerken bunlardan birisinin de “hasta ziyareti” ( Buhari cenaiz , 2) olduğunu belirtmiştir.

 

Doğru ile eğri arasında bitaraf olan bertaraf olur.

 

 

 

 

Centilmenlik-Beyefendilik Kuralları
Bir beyefendi kişi:

 

Kadınlara karşı saygılıdır.

Sözüne dostluğuna güvenilir;kişilik sahibidir.

İyi tanışmadığı kimseye adıyla hitap etmez.

Başkalarına daima “siz” diye hitap eder, ”lütfen” der ve “teşekkür” eder.

Hatasında özür diler. İzin alırken bile “affedersiniz” der.İzinsiz bir şey yapmaz.

Küfür etmez, kaba konuşmaz. Kaba söz söylerken daima “affedersiniz” der veya “özür dilerim” der.

Toplulukta izinsiz sigara içmez.

Dostlarından çok darda kalmadıkça borç para istemez.

Sık sık paradan söz etmez. Malıyla övünmez.

Kızgınlığını, kıskançlığını,korkusunu başkalarının yanında açığa vurmaz.

Konuşurken söz kesmez.

Randevularına dakiktir.

Yerlere tükürmez, yere çöp atmaz ve atıkları da yerde bırakmaz.

Kuyruk varsa sıraya girer.

 

Keşke İçinde Adam Otursaydı
 

   Aristo yolda giderken oldukça yakışıklı bir adama rast gelir. Bir de konuşup ta söylediği sözlerin, verdiği cevapların cahilane ve ahmakane olduğunu görünce der ki:

-Güzel bir ev. Keşke içinde adam otursaydı!

   “Ey iman edenler , Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de  onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden  daha iyidirler. Kendi nefsinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın …” 

   “Ey iman edenler; zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinin gıybetini yapmasın…” ( Hucurat: 11,12) 

   Ağzını kötü sözlere alıştırma, yoksa önüne gelene havlayan köpeklere dönersin.

Hz.Ali

Kötü Alışkanlıklar

Montaigne şöyle diyor:

-Kötü alışkanlıklar, yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar. Başlangıçta kuzu gibi sevimli , alçak gönüllüdür. Ama zamanla oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı,öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Okulda

 

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.

 

*        Hz.Ali

 

Öğretmenlerinize saygılı olunuz.

Soru sorarken, tartışırken nezaketi elden bırakmayınız.

Hata yaptığı zaman onu mahcup edecek bir ses tonuyla itiraz etmeyiniz.

Ders çalışırken hırslı değil istekli olunuz.

Sizden yüksek not alanı kıskanmayınız. Onu tebrik ediniz. Ve nerede yanlış yaptığınızı bulup doğrusunu öğreniniz.

Sınıfın en iyisi olsanız dahi, alçak gönüllü olunuz.

 

Affedersen emsalsiz olursun

   Abbasi Halifesi Memun,Amcası İbrahimBin Mehdi’yi öldürtmek istiyordu. Bunu sadrazmı Ahmet bin Halit’e açarak,onun fikrini almak istedi. Sadrazam şöyle cevap verdi:

“Amcanızı katledersiniz emsaliniz vardır,yani sizin gibi bunu yapan çok olmuştur. Ancak amcanızı affederseniz,  sizin gibi biri asla bulunmaz ve emsalsiz olursunuz.”.

Bu cevabı makul gören Memun, amcasını öldürtmekten vazgeçti.

 

Kibir ve peşin hüküm ilmin iki düşmanıdır.

 

   “Ehli irfan arasında aradım kıldım talep

  Her hüner makbûl imiş illâ edep illâ edep”

 

 

Hazırlayan: Arif Özbeyli

                                              

 

 

  
4439 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam65
Toplam Ziyaret1039956
Saat