• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
FRANCIS BACON (1561-1626)

FRANCIS BACON

(1561-1626)

 

Yıllar boyunca önde gelen İngiliz siyaset adamlarından biri olmasına, zamanının ve enerjisinin büyük kısmım siyasi hayatta ilerlemeye ayırmasına rağmen; Francis Bacon bu kitaba sadece felsefe alanında verdiği eserlerden dolayı alınmıştır. Bu eserlerde, bilimde yeni bir çağın haberciliğini yapıyordu: Bilim ve teknolojinin dünyayı bir başka yer haline getirebileceğini gören ilk büyük düşünürdü; bilimsel araştırmaların etkili bir savunucusuydu.

Bacon 1561'de Londra'da, Kraliçe Elizabeth'in emrindeki yüksek rütbeli memurlardan birinin iki oğlundan küçüğü olarak dünyaya geldi. On iki yaşındayken Cambridge'deki Trinity Kolejine girdiyse de, bu okulu üç yıl sonra diploma almadan terk etti. On altı yaşında Paris'teki İngiliz büyükelçiliğinde çalışmaya başladı ve bu görevi bir süre devam etti. Ama, Bacon henüz on sekizindeyken babası, aniden öldü. O'na biraz para bırakmışta, böylece Bacon hukuk tahsiline başladı ve yirmi bir yaşındayken baroya kabul edildi.

Siyaset hayatı bundan kısa süre sonra başladı. Yirmi üç yaşında Avam kamarasına seçildi. Ancak iyi yerlerde bulunan akrabaları ve arkadaşları olmasına ve gözle görünür zekasına rağmen, Kraliçe Elizabeth O'nu önemli ya da bol maaşlı bir konuma tayin etmemekte ısrarlıydı. Bu tutumun bir nedeni, kraliçenin taraftar olduğu bir vergiye Parlamento'da cesaretle karşı çıkışıydı. Bacon savurgan bir hayat yaşadığı ve sürekli borç içinde olduğu için (bir keresinde borç yüzünden resmen tutuklanmıştı) bu tür pervasız davranışlarda bulunma lüksüne sahip değildi.

Bacon, çevresinde sevilen ve siyasal hırslara sahip genç bir aristokratın; Essex kontunun arkadaşı ve danışmanı, Essex de Bacon'un arkadaşı ve koruyucusu oldu. Ancak, kontun aşın ihtirası kendisini Kraliçe Elizabeth’e darbe düzenlemeye kadar götürdüğünde, Bacon O'nu kraliçeye sadakatinin her şeyden önce geleceğini söyleyerek uyardı. Essex kontu yine de darbe girişiminde bulundu ve Bacon kontun vatan hainliği suçuyla tutuklanmasında etkin bir rol oynadı. Essex'in kafası kesildi ve bu olay birçok kişide Bacon'a karşı düşmanca duygular uyandırdı.

Kraliçe Elizabeth 1603'te öldü ve Bacon yerine geçen I. James'in danışmanı oldu. James, öğütlerini her zaman dinlemese de, Bacon'ı takdir ediyordu ve saltanatı sırasında Bacon devlette devamlı yükseldi. Bacon 1607'de müşavir avukat, 1613'te de sava oldu. 1618'de ise İngiltere Şansölyeliğine getirildi. Bu konum Birleşik Devletlerde Yüksek mahkeme baş yargıçlığına karşın gelmektedir. Aynı yıl baron ilan edildi, 1621'de ise vikont oldu.

 

Ardından bir felaket geldi. Bacon yargıçlığı sırasında, mahkemeye çıkan davacılardan "hediye" kabul etmişti. Bu herkesin yaptığı bir şey olmakla birlikte kanuna aykırı olduğu da apaçıktı. Panlamento'daki muhalifleri, O'nu iktidardan düşürmek için bu fırsatın üzerine iştahla atladılar. Bacon suçunu itiraf etti; Londra kulesinde hapse ve yüksek bir para cezasına mahkum oldu. Aynı zamanda kamu görevinden geri dönüşsüz olarak men edildi. Kral kısa bir süre sonra salıverilmesini sağladı, para cezasını da affetti ama; Bacon'ın siyasi yaşamı bitmişti.

Yüksek mevkilerde bulunan siyaset adamlarının rüşvet aldıkları ya da başka yollarla toplumun güvenini zedeledikleri olaylardan hatırlayabildiklerimiz hiç de azımsanamayacak sayıdadır. Böyle kişiler yakalandıklarında ağlayıp sızlarlar ve kendilerini başkalarının da sahtekarlık yaptığını öne sürerek savunurlar. Bu savunma, ciddiye alınırsa; yanlış bir davranışta bulunmuş hiçbir siyasetçinin, yanlış davranışlarda bulunmuş diğer siyasetçilerin hepsi ceza gördükten sonra cezalandırılması gerektiği gibi bir anlama gelmektedir. Bacon'un kendisine atfedilen suç karşısındaki yorumu biraz daha farklıydı: "50 yıldır İngiltere'deki en adil yargıç bendim, bu suçlama da Parlamento'da 200 yıldır yapılmış en adil suçlamaydı".

Bu kadar etkin ve dolu bir siyasi hayat sanki başka hiçbir şeye vakit bırakmazmış gibi görünmektedir. Buna rağmen, Bacon'ın süregelen ünü ve bu listedeki yeri siyasal eylemlerinden çok, felsefi eserlerinden dolayıdır. İlk önemli eseri, ilk kez 1597'de ortaya çıka ve kapsamı giderek genişleyen "Denemeler"di. Veciz ve parlak bir üslupla yazılmış olan "Denemeler"; sadece siyasal meselelerde değil, kişisel konularda da olayların özüne inen zengin gözlemler içeren bir eserdir. Eserin özünü ortaya koyan bazı sözler şunlardır:

Genç adamlar; akıl yürütmekten çok icat etmeye, akıl danışmaktan çok iş bitirmeye ve oturmuş işlerden çok yeni projeler ortaya atmaya yeteneklidirler... Yaşlı kişiler çok fazla itiraz eder, çok uzun süre fikir alışverişinde bulunurlar; maceraya ise nadiren atılırlar. .. Her ikisinin uğraşlarını kaynaştırmak iyidir... çünkü bu yaşların birinin sahip olduğu erdemler, ikisinin kusurlarını birden düzeltebilir...

GENÇLİK ve YAŞ ÜZERİNE

Karısı ve çocukları olanlar talihe rehine vermiş kişilerdir...

 

EVLİLİK ve BEKARLIK ÜZERİNE

(Bacon evli ama çocuksuzdu)

Fakat Bacon'ın en önemli eserleri bilim felsefesi üzerinedir. Altı bölümden oluşacak "Instauratio Magna" (Büyük Yenilenme) başlıklı büyük bir eser vermeyi düşünmüştü. Birinci bölüm, mevcut bilgi düzeyimizin gözden geçirilmesinden oluşacaktı, ikinci bölüm yeni bir bilimsel sorgulama yöntemi anlatacaktı, üçüncüsü deneysel verilerin toplanmasıyla ilgili olacaktı, dördüncüsü yeni bilimsel yöntemin nasıl işlediğinin resimlerle gösterimini kapsayacaktı, beşinci bölüm öngörülen sonuçlan sunacak ve son bölüm de bu yeni yöntemle kazanılan bilginin bir sentezi olacaktı. Bu muhteşem plan-belki de Aristoteles'ten bu yana kalkışılan en ileri görüşlü çalışma-hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, asla tamamlanamadı. Ancak, "öğrenmenin ilerlemesi" (1605) ve "blooum Orgunum" (Yeni Araç) (1620); Bacon'ın büyük eserinin ilk iki bölümü sayılabilir.

"Navum Organum" Bacon'ın belki de en önemli eseridir. Bu kitap özünde, deneysel sorgulama yöntemlerinin benimsenmesi için bir yakarıştır. Bütünüyle Aristoteles'in tümden gelim mantığına dayanmak zekayı körelten bir olguydu ve yeni bir sorgulama yöntemi; tüme varım, gerekliydi. Bilgi, yolun başında sahip olduğumuz ve sonuç çıkarabileceğimiz bir şey olmaktan çok, ulaştığımız birşeydi. Dünyayı kavramak için önce gözlem yapılmalıydı. "Önce verileri toplayın" diyordu Bacon, "sonra da bu verilerden tüme varımla akıl yürüterek sonuçlara ulaşın". Bilim adamları Bacon'ın tüme varım yöntemi tüm ayrıntılarıyla uygulamamış olsalar da, ifade edilen genel fikir; yani gözlem ve deneyin taşıdığı hayati önem- o zamandan beri bilim adamlarının kullandığı yöntemin kalbi olmuştur.

Bacon'ın son kitabı, Pasifik'te sanal bir adada kurulmuş ütopik bir devleti anlatan "Yeni Atlantik'ti. Olayın geçtiği ortam Sir Thomas More'm "Ütopya"sını andırıyorsa da, Bacon'ın kitabının varmak istediği yer farklıdır. Bacon'ın kitabında, idealindeki devletin refahı bilimsel araştırmalar üzerinde yoğunlaşmaya dayanır ve doğrudan bu tutumun sonucudur. Bacon, okurlarına; bilimsel araştırmaların akıllıca yürütülmesinin İngiltere halkına efsanevi adasındaki insanlarınki kadar refah içinde ve mutlu bir hayat yaşatacağını sezdiriyordu.

Francis Bacorı'm gerçek anlamda ilk modem felsefeci olduğunu söylemek hakça olacaktır. Dünyaya bakışı, Tanrı'ya içtenlikle inanıyor olmasına rağmen, dinden soyutlanmıştır. Boş inanlara kapılan biri değildi, akılcıydı; olaylar üzerinde mantık yürüten bir alim değil deneysel yöntemlere inanan bir bilim adamıydı. Sahip olduğu klasik bilgiler ve büyük edebi yeteneğe rağmen, kulağı bilim ve teknolojiye sevgiyle açıktı.

Sadık bir İngiliz olmakla birlikte Bacon, kendi ülkesinin sınırlarını aşan bir vizyona sahipti. Kişinin emellerini üç cinse ayırıyordu:

Birincisi, anavatanlarında sahip oldukları gücü arttırmak arzusunda olanların emelleridir. Böyle bir emel bayağı ve dejeneredir. İkincisi, ülkelerinin gücünü ve insanlar üzerindeki hakimiyetini arttırmak için emek verenlerin emelidir ki, bu mutlaka daha vakur bir emel olmakla birlikte birincisinden daha az ihtiras içerdiği de söylenemez. Ama bir kişi, insan ırkının evren üzerindeki güç ve egemenliğini arttırma yolunda çaba gösterirse, O'nun emeli... kuşkusuz diğer ikisinden çok daha sağlam ve soylu bir şeydir.

Bacon bilimin havarisi olmakla birlikte bir bilim adamı değildi, çağdaşlarının kaydettiği gelişmelere ayak uydurmak için çaba da göstermiyordu. Kısa süre önce logaritmayı bulmuş olan Napier'e ve Kepler'e aldırış etmiyor, hatta yurttaşı olan İngiliz William Harvey'i bile göz ardı ediyordu. Bacon, ısının hareketin bir şekli olduğunu-doğru olarak-öne sürmekle birlikte, astronomi alanında Copernicus'un öne sürmüş olduğu fikirleri kabule yanaşmıyordu. Ancak, Bacon'ın bir takım bilimsel kanunlar ortaya atmak gibi bir niyeti olmadığı da hatırlanmalıdır. Yapmaya çalıştığı; neyin öğrenilmesi gerektiğini anlatmaktı. Bilimsel tahminleri sadece irdelemeleri daha öteye götürmeyi hedefliyor, son cevap niteliği taşımıyordu.

Francis Bacon tümevarım yönteminin yararlarını fark eden ilk kişi olmadığı gibi, bilimin topluma sağlayabileceği yararlan anlayan ilk kişi de değildi. Ama O'ndan önce hiç kimse bu fikirleri bu kadar kapsamlı ve coşkulu bir şekilde dile getirmemişti. Dahası; biraz bu kadar iyi bir yazar olduğundan, biraz da önde gelen bir siyaset adamı olarak yaptığı ünden dolayı, Bacon'ın bilime karşı tutumu büyük bir etki uyandırmıştır. İngiliz Kraliyet Akademisi 1662 yılında bilimsel bilgiyi ileri götürmek amacıyla kurulduğunda, kurucuları kendilerine ilham veren kişi olarak Bacon'ı göstermişlerdir. Fransız Aydınlanması sırasında "Encyclopédie" yazılmaktayken, esere katkıda bulunan Diderot ve d'Alambert gibi önemli kişiler, Francis Bacon'ı çalışmalarının ilhamı olarak övgüyle anmışlardır. Eğer "Novum Organum" ve "Yeni Atlantis" günümüzde eskiye oranla daha az okunuyorsa, bu, verdikleri iletilerin artık herkes tarafından kabul edilmiş olmasındandır.

 

Kaynak: Michael H. Hart, Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100, Neden Kitap Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 422-427.

 

  
1530 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam41
Toplam Ziyaret1042458
Saat