• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
GREGOR MENDEL (1822-1884)

GREGOR MENDEL

(1822-1884)

 

Gregor Mendel günümüzde, kalıtımın temel ilkelerini ortaya koyan kişi olarak tanınır. Ancak hayattayken, yaptığı parlak araştırmalar bilim dünyası tarafından göz ardı edilmiş, meçhul bir Avusturyalı keşiş ve amatör bir bilim adamıydı.

Mendel 1822'de, o zamanlar Avusturya İmparatorluğu'nun günümüzde ise Çek Cumhuriyetinin sınırlan içinde bulunan Heinzendorf kasabasında doğdu. 1843'te Avusturya, Brünn’de (şimdi Çek Cumhuriyeti, Brno) bir Augustin manastırına girdi. 1847'de papazlık rütbesi aldı. 1850'de öğretmenlik sertifikası almak için bir sınava girdi. Bu sınavda başarısız oldu, en düşük notlannı da biyoloji ve jeolojiden aldı! Bununla birlikte, manastırın baş keşişi Menden Viyana Üniversitesine göndererek 1851-1853 yıllan arasında burada matematik ve fen bilimleri öğrenimi görmesini sağladı. Mendel öğretmenlik belgesine hiçbir zaman sahip olamadı ama, 1854-1868 yıllan arasında "Brünn Modem Okul"unda vekil öğretmen olarak fen bilgisi dersleri verdi.

Bu arada 1856 yılından itibaren bitkiler üzerindeki ünlü deneylerine başladı. 1865 yılma kadar meşhur kalıtım kanunlarını keşfetmiş ve "Brünn doğal tarih cemiyeti" önünde verdiği bir tebliğde sunmuştu bile. 1866'da, deneylerinin sonuçlan bu cemiyetin "Transactions" (Tutanaklar) adlı dergisinde; "Bitki Hibridleriyle Deneyler" başlığı altında yayımlandı. Aynı dergide üç yıl sonra ikinci bir makale yayımlandı. Brünn doğal tarih cemiyetinin "Tutanaklar"ı tanınmış bir dergi değildi, sadece, belli başlı kütüphanelerde bulunabiliyordu. Mendel tebliğinin bir kopyasını kalıtım üzerine söz sahibi önemli kişilerden birine, Kari Nageli'ye de gönderdi. Negel yazdıklarını okuyup Mendel'e cevap verdi ama, tebliğin muazzam önemini kavrayamadı. Bundan sonra da Mendel'in yayımladığı makaleler genellikle dikkate alınmadı, hatta otuz yılı aşkın bir süre neredeyse unutuldu.

1868 yılında Mendel bağlı bulunduğu kilisenin başrahipliğine atandı ve o noktadan sonra, idari görevleri nedeniyle, bitkiler üzerindeki deneylerine devam edebileceği çok az zaman bulabildi. 1884'te altmış bir yaşında öldüğünde parlak araştırmaları neredeyse unutulmuş ve bu araştırmalarla ilgili en ufak bir övgü bile almamıştı.

Mendel'in çalışmalarının yeniden keşfedilmesi 1900 yılını bulur. O yıl üç ayrı bilim adamı ( bir Hollandalı: Hugo de Vries, bir Alman: Cari Correns ve bir Avusturyalı: Erich von Tschermak) birbirlerinden bağımsız olarak yaptıkları çalışmalar sırasında Mendel'in makalesine rastladılar. Her üçü de bitkiler üzerinde kendi deneylerini yapmış ve yine her üçü de Mendel Kanunlarını bulmuşlardı. Bulgularım yayımlamadan önce her biri bu konudaki literatürü araştırmış ve Mendel'in özgün makalesini görmüştü; yine her üçü de Mendel'in tebliğini kaynak göstererek, kendi çalışmasının Mendel'in ulaştığı sonuçları doğruladığım belirtmişti. Çok şaşırtıcı bir üçlü tesadüf! Üstüne üstlük aynı yıl William Bateson adlı bir İngiliz bilim adamı da Mendel'in özgün makalesine rasgelmiş ve makaleyi hemen diğer bilim adamlarının dikkatine sunmuştu. O yılın sonunda Mendel, sağlığında o kadar çok hak etmiş olduğu alkışı alıyordu.

Mendel'in bulduğu, kalıtımla ilgili gerçekler nelerdi? Mendel öncelikle, bütün canlı organizmalarda, bugün "gen" adı verilen temel birimler olduğunu ve kalıtsal özelliklerin bu birimler yoluyla ana-babadan yavruya geçtiğini öğrendi. Mendel'in incelediği bitkilerde; tohum rengi ya da yaprak şekli gibi her bir özellik, bir gen çifti tarafından belirlenmekteydi. Her bir bitki, ebeveynlerinin her birinden bu gen çiftinin bir genini alıyordu. Mendel, herhangi bir özelliği belirleyen iki genin birbirinden farklı olması durumunda, (örneğin bir yeşil, bir de san tohum geni varsa) normal koşullarda bitkide sadece baskın genin (örneği verilen durumda sarı tohum geninin) özelliklerinin kendisini göstereceğini buldu. Buna rağmen çekinik gen de yok olmuyor ve bitkinin daha sonraki kuşaklarına aktarabiliyordu. Mendel; her bir "üreme hücresi" ya da "gamet" içinde, (sırasıyla, insanlardaki sperm ve yumurta hücrelerinin karşılığıdır) gen çiftini oluşturan genlerden sadece birinin bulunduğunu fark etmiştir. Mendel, bir gamette hangi gen çiftinin oluşacağının ve hangisinin yavruya aktarılacağının tamamen rastlantılara bağlı olduğunu da ifade etmiştir.

Menderin kanunları, üzerlerinde ufak tefek iyileştirmeler yapılmış olmakla birlikte; hâlâ günümüzün genetik ilminin başlangıç noktasıdır. Nasıl oluyor da Mendel gibi amatör bir bilim adamı, kendisinden önceki birçok seçkin bilim adamım tarafından atlanmış olan bu önemli ilkeleri bulmayı başarıyordu? Talih yardım etmiş ve araştırmaları için en çarpıcı özelliklerinin her biri bir adet gen takımı tarafından belirlenen bir bitki türünü seçmişti. Gözlem altına aldığı özellikler birkaç gen takımı tarafından belirlenmiş olsaydı, araştırmaları son derece zorlaşacaktı. Ama Mendel son derece dikkatli ve sabırlı bir araştırmacı olmasaydı ya da gözlemlerini istatistiksel olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünemeseydi, talihin O'na faydası olmazdı. Yukarıda sözü edilen rastlamsallık faktörü nedeniyle, yavrunun sahip olacağı kalıtsal özellikleri tahmin etmek genellikle mümkün olmuyordu. Mendel, kanunlarım ancak çok fazla sayıda deney yaparak (21.000/in üzerinde deney kaydı mevcuttur!) ve sonuçlarını istatistiksel açıdan değerlendirerek ortaya koyabilmiştir.

Kalıtım kanunlarının insanın bilgi dağarcığına yapılmış önemli bir katkı olduğu ve genetik bilgimizin gelecekte bugün olduğundan çok daha fazla uygulama alanı olacağı açıktır. Ancak Mendel’in nereye yerleştirilmesi gerektiğine karar verilirken göz önünde bulundurulması gereken bir etken daha vardır. Buluşları sağlığında önemsenmemiş ve ulaştığı sonuçlar daha sonra gelen bilim adamları tarafından yeniden keşfedilmiş olduğuna göre, Mendel'in deneyleri boş çabalar olarak nitelendirilebilir. Eğer bu tartışma sonuna kadar götürülse; tıpkı Leif  Ericson, Aristarkus ve Ignaz Semmelweiss'in Kolomb, Copemicus ve Joseph Lister'e yer açmak için listeden çıkarılmaları gibi, Mendel'in de bu listenin tamamen dışında bırakılması gerektiği sonucuna varılabilir.

Ancak Mendel'in durumuyla diğerlerinin durumları arasında farklılıklar vardır. Mendel'in çalışmaları kısa bir süre için unutulmuş, yemden bulunduğunda da derhal herkesin ilgisini çekmiştir. Dahası; de Vries, Correns ve Tschermark O'nun ilkelerini kendi başlarına yeniden bulmuş olmakla birlikte, eninde sonunda Mendel’n tebliğini okumuş ve burada yer alan sonuçlan kaynak göstermişlerdir. Son olarak da; de Vries, Correns ve Tschermark olmasaydı. Mendel'in çalışmalarının hiçbir etki yapmayacak olduğu söylenemez. Mendel'in makalesi; kalıtım üzerine çalışmaları sıralayan ve çok okunan (W.O Focke'un yazdığı) bir kaynakçada yayımlanmıştı. Bu yayın, aynı alanda çalışma yapan bir öğrencinin eninde sonunda Mendel'in makalesiyle karşılaşmasını güvence altına alıyordu. Diğer üç bilim adamının genetik biliminin kurulması üzerinde hiçbir hak iddia etmediklerini ve kalıtım ilkelerinin evrensel adının "Mendel Kanunları" olduğu da kaydedilebilir.

Mendel'in buluşları, hem özgünlük hem de önem açısından, Harvey'nin kan dolaşımını keşfiyle karşılaştırılabilir ve Mendel de buna göre derecelendirilmiştir.

 

Kaynak: Michael H. Hart, Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100, Neden Kitap Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 270-274.

Yazının pdfsi için tıklayınız.

  
1386 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam418
Toplam Ziyaret1039736
Saat