• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
JOHANNES KEPLER (1571-1630)

JOHANNES KEPLER

(1571-1630)

 

Gezegen hareketlerinin bağlı olduğu kanunları bulan Johannes Kepler, 1571’de Almanya'nın Weil der Stadt kasabasında doğmuştur. Dünyaya geldiği tarihte Copernicus'un gezegenlerin dünyanın değil de güneşin etrafında döndüğü kuramını ortaya atan "De revolutionibus orbium coelestium" adlı büyük kitabı yayımlanalı yirmi sekiz yıl olmuştu. Kepler Tübingen üniversitesinden 1588'de lisans diploması aldı, üç yıl sonra da aynı üniversitede lisansüstü çalışmalarını tamamladı. O günün bilim adamlarının çoğunluğu Copernicus'un güneşi merkez alan kuramını kabule yanaşmıyorlardı; ama Kepler, Tübingen'deyken hipotezin zekice yorumunu duymuş ve kısa zaman sonra buna inanmaya başlamıştı.

Kepler Tübingen'den ayrıldıktan sonra birkaç yıl Graz'daki Akademi'de profesörlük yaptı. Oradayken astronomi üzerine ilk kitabını yazdı. (1596) Kepler'in bu kitapta ileri sürdüğü kuramın tamamen yanlış olduğu ortaya çıktıysa da; çalışma matematiksel yeteneğini ve özgün düşünce tarzını o kadar açık ifade ediyordu ki, büyük astronom Tycho Brahe, O'nu Prag yakınlarındaki gözlem evinde asistanı olmaya çağırdı.

Kepler teklifi kabul etti ve Ocak 1600 de Tycho ile çalışmaya başladı. Tycho ertesi yıl öldü; ancak aradan geçen aylar içinde Kepler o kadar olumlu bir intiba uyandırmıştı ki, Kutsal Roma İmparatoru II. Rudolph kendisini Tycho'nun yerine "İmparatorluk matematikçisi" tayin etti. Kepler hayatının sonuna kadar bu konumda kalacaktı.

Kepler, Tycho Brahe'nin halefi olduğundan. O'nun gezegenler üzerinde yıllardır yapmakta olduğu dikkatli gözlemlerin kayıtlarının da mirasçısı oldu. Teleskopun icadından önceki son büyük astronom olan Tycho, aynı zamanda dünyanın o güne dek gördüğü en dikkatli ve hassas gözlemci de olduğundan bu kayıtlara paha biçilemezdi. Kepler Tycho'nun tuttuğu kayıtların dikkatli bir matematiksel çözümlemesinin, gezegenlerin hareketleri hakkındaki kuramların hangisinin doğru olduğuna karar vermesini sağlayacağına inanıyordu: Copernicus'un güneş merkezli kuramı; Ptoleme'nin daha eski, dünyayı merkez alan kuramı ve belki de Tycho'nun ortaya atmış olduğu bir üçüncü kuram. Ancak yıllar süren özenli hesaplamalar sonucu Kepler hayretler içinde, Tycho'nun gözlemlerinin bu kuramların hiçbiriyle tutarlı olmadığını gördü.

Zamanla sorunun ne olduğunu kavradı: Tycho Brahe, Copernicus ve diğer bütün Yunan ve Latin astronomların yaptığı gibi kendisi de gezegenlerin yörüngelerinin dairesel olduğunu varsaymıştı. Oysa yörüngeler dairesel değil eliptikti.

 

Kepler bu çözümü bulduktan sonra, kuramını Tycho'nun gözlemleriyle tuttuğundan emin olmak için yaptığı karmaşık ve bıkkınlık verici hesaplara aylar harcamak zorunda kaldı. 1609’da basılan büyük eseri "Astronomia nova" (yeni astronomi) gezegen hareketleri hakkındaki ilk iki kanununu ortaya koyar. Birinci kanun, her gezegenin elipsin bir odağında yer alan güneşin etrafında, eliptik bir yörünge içinde dönmekte olduğunu ifade eder. İkinci kamın, gezegenin güneşe yakın noktalarda daha hızlı hareket ettiğini ortaya koyar; gezegenin hızı, kendisiyle güneşi birleştiren çizginin aynı zaman aralığında hep aynı alanı taramasını sağlayacak şekilde değişir. On yıl sonra Kepler üçüncü kanunu yayımladı: Bir gezegen güneşten uzaklaştıkça, dönüş hareketinin tamamlanma süresi de uzar; dönüş süresinin karesi, güneşe olan uzaklığın küpüyle orantılıdır.

Kepler'in kanunları; gezegenlerin güneş çevresindeki hareketlerinin tam ve doğru olarak anlatılmasını sağlayarak, astronominin Copernicus ve Galile gibi dahilerin bile dikkatinden kaçmış olan temel sorunlarından birini çözdü. Kepler gezegenlerin neden yörüngesel hareket ettiklerine bir açıklama getirmedi elbette; bu sorun aynı yüzyıl içinde İsaac Newton tarafından çözüldü. Ama Kepler kanunları, Newton'un büyük sentezine ulaşması için yaşamsal önem taşıyan bir başlangıçtı. (Newton bir keresinde "Diğer insanlardan daha uzağı görebildiysem bu, devlerin omuzlan üzerinde durduğumdandır." demişti. Hiç kuşkusuz Kepler, Newton'un sözünü ettiği devlerden biriydi.)

Kepler'in astronomiye yapmış olduğu katkı Copernicus'un katkısıyla neredeyse eşdeğerdedir. Hatta bazı yönlerden Kepler'in başarıları daha bile etkileyiciydi. Daha özgündü, yüz yüze kaldığı matematiksel güçlükler muazzamdı. Matematik teknikleri o zamanlar günümüzdeki kadar gelişkin değildi ve Kepler'in hesaplamalarını kolaylaştıracak hesap makineleri yoktu.

Kepler'in başarılarının ne denli önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ulaştığı sonuçların ilk başlarda Galile gibi büyük bir bilim adamı tarafından bile dikkate alınmaması şaşırtıcıdır. (Galile'nin Kepler kanunlarını göz ardı etmesi, iki bilim adamının yazışmakta olmaları ve Kepler'in bulgularının Galile'nin Ptoleme kuramını reddetmesini kolaylaştıracak olması nedeniyle hepten şaşırtıcıdır.) Ama başkaları buluşlarının büyüklüğünü takdir etmekte gecikseler de, Kepler bunu anlayışla karşıladı. Coşkulu bir anında şunları yazdı:

"Kendimi tanrısal bir vecde teslim ediyorum. Kitabım yazıldı, bitti; ya çağdaşlarım tarafından okunacak ya da daha sonra gelecek olanlarca. Hangisinin okuyacağı umurumda bile değil. Daha yüz yıl okuyucu bekleyebilir, Tanrı da eserini anlayacak birilerini 6.000 yıl beklemişti. "

Ama zaman içinde, aradan birkaç on yıl geçtikten sonra, Kepler kanunlarının önemi bilim alemi tarafından anlaşıldı. Hatta, o yüzyılda Newton kuramlarını desteklemek için öne sürülen belli başlı görüşlerden biri, Kepler kanunlarına bu kuramdan yola çıkılarak ulaşılabilmesiydi. Önerme tersine çevrilirse, Newton'un yer çekimi kanunlarım Kepler kanunlarından yola çıkarak türetmek kesinlikle mümkündür. Ama bunu yapabilmek Kepler'in elinde bulunan matematik tekniklerine göre çok daha gelişmiş matematiksel teknikler gerektirirdi. Kepler, bu teknikleri bilmemesine rağmen, gezegen hareketlerinin güneşten gelen güçlerin denetimi altında bulunduğunu öne sürecek kadar da derin bir kavrayışa sahipti.

Kepler'in, gezegenlerin hareketlerine ilişkin kanunlarının yanı sıra, astronomiye başka ufak tefek katkılarda da bulunmuştur. Optik kuramına da önemli katkısı vardır. Yaşamının son yılları ne yazık ki kişisel sorunlarla gölgelenmişti. Almanya Otuz yıl savaşlarının karmaşasına sürükleniyordu ve bu dönemde vahim güçlüklerle karşı karşıya kalmayan insan pek nadirdi.

Sorunlarından biri ücretini alma konusundaki güçlüklerdi. Kutsal Roma imparatorları iyi dönemlerde bile ödemelerini biraz ağırdan almışlardır. Savaş karmaşası içinde Kepler'in ücreti hep ötelendi. Kepler iki kez evlendiği ve on iki de çocuk sahibi olduğundan bu tür finansal güçlükler O'nun açısından gerçekten de vahimdi. Bir diğer sorun da, 1620'de cadı olduğu savıyla tutuklanan annesiyle ilgiliydi. Kepler O'nun işkence görmeden serbest bırakılmasını sağlamak için çok uğraştı ve başarılı da oldu.

Kepler 16307da Regensburg, Bavyera'da öldü. Otuz yıl savaşlarının keşmekeşi içinde mezarı tahrip edildi. Ama gezegenlerin hareketleri hakkındaki kanunları, taştan yapılmış bütün anıtlardan daha kalıcı bir anıttır.

 

Kaynak: Michael H. Hart, Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100, Neden Kitap Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 351-354.

 Yazının pdfsi için tıklayınız.

  
1681 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam252
Toplam Ziyaret1033052
Saat