• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.

Anasayfa

Türk kavimlerinden Göktürkleri konu alan Ergenekon Destânı, Büyük Türk Destânı’nın bir parça¬sıdır. VI. yüzyıl ortalarında Türkleri yeniden birleş¬tiren Göktürklerin menşeini açıklamak isteyen bu destanın özeti şöyledir: Türk illerinde Göktürklere baş eğmeyen bir yer yoktu. Bunu kıskanan yabancı kavimler, birleşerek Göktürklerin üzerine yürüdüler. Maksatları öc al¬maktı. Göktürkler, çadırlarını ve sürülerini bir yere topladılar. Çevresine hendek kazıp beklediler. Düş¬man gelince, vuruşma da başladı. On gün vuruşuldu. Sonunda Göktürkler, üstün geldi.
14.09.2017
Osmanlı Türklerinin, yükseliş çağlarında, XV. ve XVI. asırlarda kazandıkları savaşların gerçekçi bir açıklaması yapılmış değildir. Türk ordusunun, çok defa kendinden kalabalık bağlaşık Avrupa ordularını yendiğini yazan tarihler, bu zaferleri, Türk askerinin kahramanlığının ötesinde bir açıklamaya bağlamak lüzumunu duymamışlardır. Halbuki Osmanlı Cihan İmparatorluğunun kurulmasını sağlayan bu zaferlerin sırlan, sanıldığından daha girifttir.
14.09.2017
XVI. asırda Türk Osmanlı Cihan devletinin en büyük düşman ve rakiplerinden biri de Portekiz krallığı idi. Bilhassa deniz gücü ve deniz ticareti bakımından büyük devletler arasında bulunan Portekiz, Hind Okyanusu’nda yaptığı ticaretle çok zenginleşmişti. Portekiz, Hind denizlerinde yalnız ticaret yapmakla kalmıyor, zayıf Müslüman devletlerine de musallat oluyordu. Hindistan ve Endonezya’da bulunan bu devletler, halifelik sıfatını da taşıyan yeryüzünün en kudretli hükümdarı olan Türkiye hakanından yardım istiyorlardı. Bu yardımı sağlamak için, Kanunî Sultan Süleyman zamanında Hind Okyanusu’na, Hindistan’a, hattâ Endonezya’ya birçok sefer yapıldı. Bu yazımızda, Osmanlı Türklerinin Endonezya seferlerinden bahsedeceğiz.
14.09.2017
Teoman Yabgu’nun Kuzey Asya’da Büyük Türk Hakanlığını kurduğu yıldan, Milat’tan önce 220 yı¬lından, 854 yıl geçmişti. Milâd’ın 634. yılında Büyük Türk Hakanlığı, mühim bir kriz devresine girmişti. Bu çağda, Büyük Türk Hakanlığının başında Gök¬türk hanedanı bulunuyordu. Türklerin en büyük ve an’anevî düşmanı, Çin imparatorluğu idi. Göktürk hanedanından gelen 10. Büyük Türk Hakanı Çuluk Kağanı Çinliler, bir Çin prensesi olan eşi İçing Ha¬tun eliyle zehirletmişlerdi. 621 de zehirlenerek ölen Çuluk Kağan’ın yerine kardeşi Kara Kağan geçti ve İçing Hatun’la, yani dul yengesiyle evlendi. Kara Kağan, zayıf bir şahsiyetti. Çinli eşinin entrikalarıyla büsbütün yanlış hareketler yapmaya başladı. Üst üste gelen soğuklar ve kıtlık yılları da Türk illerinde büyük zararlar meydana getirdi. Bu durumdan faydalan Çinliler kuzeye Türk ülkelerine büyük bir ordu gönderdiler. Kara Kağan yenildi. 100.000 Türkle beraber Çinlilere esir oldu. 4 yıl Çin’de yaşadı. Ke¬derinden öldü.
11.09.2017
Mimar Sinan, 29 Mayıs 1490 günü Kayseri merkez kazasının Keşi nahiyesinin Ağırnas köyünde doğdu. O gün, İstanbul’un Fethi’nin 37. yıldönümüne rastlıyordu. Sinan, orduya girdi ve istihkâm subayı olarak yavaş, fakat muntazam bir şekilde yükseldi. II. Bâyezid’in ölümünde 22, Yavuz Sultan Selim’in ölümünde 30 yaşındaydı. Yavuz’un Iran ve Mısır seferlerine katıldı. Kanunî’nin Belgrad, Rodos, Mohaç, Viyana, Bagdad seferlerine de iştirak etti. Vezîr-i âzam Dâmad Lütfî Paşa’nın dikkatini çekerek padişaha tanıtıldı, istidatları seçip yükseltmekte büyük bir sezgisi olan Kanunî Sultan Süleyman, yaşı 40’ı geçmiş bu istihkâm subayının mimarlık ve mühendislik bilgisine, sanat zevkine, köprü kurmaktaki mahâretine hayrân oldu. Sinan’ı ordudan aldı; hassa sermimar yani bugünkü anlayışımıza göre bayındırlık bakanı yaptı.
11.09.2017
Zahîrüddin Muhammed Bâbur Mirza, 14 şubat 1483’te Türkistan’ın Fergana ülkesinde doğdu. Büyük Timur’un 5. kuşaktan torunuydu. Babası Ömer Şeyh Mirza, Fergana hükümdarı idi. Sultan Ebû - Said Mirza’nın 4. oğlu olan Ömer-Şeyh Mirza, 28 Haziran 1494’te 38 yaşında Ahsı şehrinde ölünce 3 oğlunun büyüğü olan Bâbur, Fergana tahtına geçti. Semerkand’da Türkistan hakanlığı tahtında oturan amcasını metbû tanıyordu. Henüz 11,5 yaşını bile tamamlamamıştı. Amcasınm ölümünden sonra, 3 defa Türkistan imparatorluk tahtına oturdu; üçünde de atası Timur’un başkentinden kovuldu.
11.09.2017
Kanunî Sultan Süleyman zamanında Özdemir Paşa ve oğlu Özdemiroğlu Osman Paşa, Doğu Afrika’da Eritre’yi, Somali’yi, Habeşistan’ın büyük bir bölümünü Osmanlı Türk imparatorluğuna katmışlardı. Bu suretle Kuzey, Batı ve Orta Afrika’dan sonra Doğu Afrika’nın da en büyük ülkeleri ya doğrudan doğruya devlete ilhak edilmiş veya tâbiyet yoluyla İstanbul’a bağlanmıştı. Afrika kıt’asının geri kalan ülkeleri zaten henüz meçhuldü.
11.09.2017
Cezâyir’i, kendi hesabına Oruç Reis fethetti. Kardeşi Hızır Reis, müstakbel Kapdân-ı Derya Bar-baros Hayreddin Paşa, ülkenin fethini tamamladı ve Yavuz Sultan Selim’e tâbi oldu. Böylece Cezayir’de tarihte ilk defa olarak Türk hâkimiyeti kuruldu. Kanunî devrinde Cezâyir, bir Türk beylerbeyiliği yani eyaleti şeklinde teşkilâtlandırıldı ve 1830’a kadar Türk idaresinde kaldı.
11.09.2017
XVI. asırda Osmanlı Türklerinin Akdeniz’i ve Akdeniz’e bağlı denizleri âdeta bir “Türk gölü” haline getirdiklerini herkes bilir. Aynı asırda Türklerin Hind Okyanusu’nda ve bu okyanusa bağlı denizlerdeki faaliyeti hakkında da epey yayın yapılmıştır. Ancak denizcilerimizin Atlas Okyanusu’ndaki seferleri pek az bilinmektedir. Hatta Türk kaynaklarında, bu konuda hemen hemen hiç bir ciddî bilgi yoktur. Atalarımızın Atlantik’teki seferlerini ancak o devrin Avrupa "kaynaklarından öğreniyoruz. Bu hususta İngiliz kaynaklan, başta gelmektedir.
11.09.2017
Çar Petro’nun İsveç kralı Demirbaş Şarl’ı yendiği 8 Temmuz 1709 Poltava savaşında, Johann von Strahlenberg (Yohan fon Ştrâlenberg) adında Alman asıllı bir İsveç subayı, Ruslar’a esir düştü. Sibirya’ya sürüldü ve orada serbestçe dolaşmasına izin verildi. 13 yıl Sibirya’da gezen bu subay, 1722 de İsveç’e döndü. 1730 da gezilerini anlatan ünlü Almanca eserini yayınladı. Bu kitapta, şimdiki Moğolistan’da, Orhun ırmağı çevresinde bulduğu birtakım meçhul işaretler kazılmış taşlardan bahsediyor, hatta bu taşlardan kopya ettiği bazı işaretleri de yayınlıyordu. Kitap, XVHI. yüzyıl Avrupa’sında ilgiyle okundu. Fakat gezginin naklettiği işaretlere kimse bir mâna veremedi. Aynı yüzyılın sonlarında Rus gezgini Pallas ve 1822 de Spassky de Orhun çevresini ziyaret edip bu taşlan gördüler.
11.09.2017
... 17 ...

 


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam191
Toplam Ziyaret1041729
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Saat