• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
Bir Zamanlar Erbaa

 

BİR ZAMANLAR ERBAA

      Bir bölgenin yakın tarihi bir açıdan yaşayan tarihleri olan yaşlılarıdır. Onları yaşayan tarih kaynakları olarak niteleyebiliriz. Onların hem insani anlamda hem de tarih anlamında çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda Eski Erbaa’yı koca çınarlara sorduk. Onların dilinden Erbaa’nın tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik özelliklerini aldık. İşte depremlerle ilgili anlattıkları:

 

 

  Salih Cer (1926 Doğumlu) : ” 1942’de Erbaa’daydım. Kurban Bayramı’nın ikinci günü oldu. Aşağı kasabadaydık. Zelzele başlayınca kaçtık. Çarşı içerisine kaçtık. Binalar yıkıldı. Babam, annem kalmış. Babam ve annemi sağ çıkardık. İki katlı binanın altında kalmışlardı. Depremden sonra devlet kereste, çivi, çimento, kireç, cam, usta parası yardımında bulundu. Keresteler Koyulhisar’dan Kelkit ırmağı ile gönderildi. Hızar atölyesi ırmak kenarına kuruldu. Kızılay heyet kurdu. Çadırlar dağıtıldı. Kışı çadırlarda geçirdik. Hükümetin arkasında barakalar yapıldı. Bir süre sonra yıkıldılar.”

    Naciye Köse (1927 Doğumlu) :” İkinci depremde yeni yolda ablam vardı. Oradaydım. Komşu geldi tütünü sordu. Perşembe günü başlayacağız dedik. Kadın gitti. Evleri ablamın evine bize bitişikti. İki ev arasında kuyu vardı. Kadın gider gitmez sıvalar dökülmeye başladı. Aşağıya kaçtım. Bitişik ev yıkıldı. Toz duman çıktı. Ablamın kaynı kahvehanede öldü. Eniştemin kardeşi kahvehanede öldü. Sadullah’ın kardeşi kahvehanede öldü. Sonra evimize geldim. Depremden sonra hasırlar üzerinde yattık.

                    
1-1942 Depreminde 64 kişinin Hayatını Kaybettiği Kahvehane

 

     En çok yıkılan ev sucukludaydı. Bahçeye barakalar kuruldu. Dişçi Necmi ve Topal Doktor barakalar kurdular. Topal Doktor Balkan Savaşı’nda ayaklarını kaybetmişti. Takma bacakları vardı. Çuvallarla ekmek geldi. Her yerden yardım geldi. İngiliz çayı geldi. Toz şeker bilmezdik, toz şeker geldi. Biz kesme şeker kullanırdık. Göz açıklar daha fazla aldılar. Arkadaşların ilkokul ikinci sınıftaydı. Ben okula gitmedim.”

 

   Deprem Öncesinde Sucuklu Mahallesindeki Evler

        1929 doğumlu Türkel Mahar: ”1939 depreminde kardeşimi kaybettim. Üzerine hezen (büyük kalas) düştü, yanımda öldü. Amcam ayakkabıcıydı. Evde tabakhanede işçi olarak çalışanlar vardı. Yedi yaşında olan kardeşimi oynatıyorlardı. Soba yanıyordu, ayrıca mangal da vardı. Tereklerde su dolu kazanlar vardı. Güğümlerde mangalın üzerindeydi. Herkes yatmaya gitti. Annem duvarın dibine yer yatağı serdi. Annemle kız kardeşim bir tarafa ben de ayak uçlarına yattım. Uyuduk. Uyurken bir gürültü duydum. Yorganı çekince bir aydınlık gördüm. Korktum yorganı geri çektim. Ben büyüklerin anlattığı karagura geldi diye düşündüm. Çocukluk. Karagura üstüme oturdu zannettim. Annemin ayağını gıdakladım ama bir hareket yoktu. Arada sallantı devam ediyor. Karagura arabayla geldi diye düşünüyorum. Bir süre sonra dışarıdan sesler gelmeye başladı. Sesler komşularmış. Üstümüzü açtılar. Annem ölü gibi yatıyordu. Beni ve kız kardeşimi de çıkardılar. Kız kardeşim ölmüştü. Yorganın altında galiba boğulmuştu. Hiç yarası yokmuş. Yorgana sarılı kız kardeşimin cesedini yorgana sarılı olarak duvarın kenarına koydular. Diğer tarafa da ananemi koydular. Annemin kafası ve kalçası kırıktı. Amcamın da kafatası yarılmıştı. Ben dokuz gün ayağıma basamadım. Annemi Samsun’a götürdüler. Samsun’da altı ay kaldı. Orada iken şarbon hastalığına yakalandı. Ölecek düşüncesi ile beni görmeye Samsun’a götürdüler. Annem hastalıktan kurtuldu ve Erbaa’ya döndü.

    Depremden sonra kendi imkanlarımızla barakalar yaptık ve oralarda kaldık. Bu barakalar 5-6 yıl kaldı. İkinci(1942) depremden de bu barakalardaydık. İkinci depremden sonra da yukarıya taşındık.

     Depremden sonra İsmet İnönü geldi. Hükümet Konağı önünde konuşma yaptı. İlk depremden sonra mı yoksa ikincisinden sonra mı, hatırlamıyorum.”

     İhsan Cömert : “1942 depremi Kurban Bayramının 2. Günü oldu. İkindi, akşam arası oldu. Annem beni halamlara minbar almak için göndermişti. “Akşam olmadan eve gel” diye tembihledi. Halamlara gittiğimde halamın kızları çamaşır yıkıyorlardı. Ben de sobanın başında durup sobaya talaş atıyordum. O sırada deprem oldu. Hemen dışarı kaçtım. Ayakkabımın olmadığını görünce yeniden eve girdim, o sırada ev çöktü. Ben altında kaldım.Odanın kapısı üstümü kapattı. Zor nefes alıyordum. Çığlıklarını duyunca babam (küçük bir kazması vardı) kazmayla toprağı aça aça yanıma geldi. Bana “gel dedi”. Ben de bacağımın üzerinde kalas olduğunu söyledim. O sırada yan evde yangın çıktığı için annemde babama çık oradan diye bağırıyordu. Sonra çıkardılar. Halam o binada öldü.”

Şahabettin Ateş

Şahabettin Ateş (1920 Doğumlu)  :  ” 1939 yılındaki depremde evimiz yıkılmadı. İkincisinde ben evde yoktum. 1942 yılında zelzele oldu. Birincisinde yıkılmayanlar ikincide yıkıldılar. Komşularımız evlerinde öldüler. Tamir ettirdiler, evlerine göçtüler. Demek ki ikincisi daha şiddetliymiş. Bir sene sonra 1943’te  de bir daha oldu. Hiç ev yoktu ki  o da yıkıldı. On dakika içerisinde büyük bir gürültü ile yıkıldı. Ondan sonra karar verdiler. Artık buranın tadı tuzu kalmadı diye. Toprak gevşek. Yukarıyı keşfetmişler, oraya karar veriyorlar. 1944 yılında temel atılıyor. Dördüncü ayın on beşinde  saat dörtte temel atıldı. Bir katlı bir kaymakamlık binası yapıldı,Eksel yolunda. Daha sonra da belediye binası yapıldı. Daha sonra da hükümet binası yapıldı. Göçtükten iki yıl sonra hükümet binası yapıldı. Hem adliye, askerlik şubesi oldu. Hepsi yetti. 1100 haneydi göçenler. Göçmeyen 20 hane civarında kalmış. Fakirlere barakalar yaptılar. Taş verdiler, ağaç verdiler. Kendi enkazlarını da götürdüler. Bir ay içerisinde dört oda bir salon yapıldı. Bazıları tamamlamadan göç ettiler. 4-5 sene barakalarda geçtiler. 9 sene Erbaa nereye gideceğini bilemedi. “

      Erbaa’ya elektriğin gelişini Erbaa’ya elektriği getiren Çakmakçı Ahmet Efendi’nin oğlu 1927 doğumlu İsmet Çakmak’tan dinleyelim.” “1927 yılının son ayında eski Erbaa’da doğmuşum. 83 yaşındayım. Babam Aydın vilayetinin Nazilli kasabasındandır. Okul çağında İstanbul Tophane silah fabrikasında Mülazım-ı Sani olarak Tüfekçi Subayı çıkıp orduya katılmıştır. Balkan Savaşlarına iştirak edip, Çanakkale Savaşlarından sonra Doğu Cephesine gönderilmiştir. Kars, Ardahan Rus işgali altındadır. Rusya’da Bolşeviklik çıkınca sınırlarımızdan geri çekilen Rusların peşlerinden sınırlarımızı korumuşlardır. Ordu ile birlikte Batum’dan Ünye’ye gelmişler ve Akkuş üzerinden Erbaa’ya bugünkü ırmak kıyısındaki harmanlar mevkiine çadır kurmuşlar. Ordu altı ay cumhuriyetin kuruluş döneminde maaş alamamışlar. Harmanlar çayırlık olduğu için babamlar 15-20 baş inek almışlar. Etinden sütünden eratı açlıktan kurtarmışlar. Sonra orduyu Ankara’ya gönderdikten sonra Erbaa’nın ileri gelen zenginlerinden Ahmet Efendi “Sen Erbaa’da kal biz sana arka çıkarız” demiş ve babam kalmış. O tarihlerde Erbaa tütün ekiminden ekonomisi çok iyiymiş. Dikiş makinesi, gramofon, tabanca, tüfek tamirinden çok para kazanmış. Babam 1923 yılında Erbaa’ya elektrik yapmaya karar vermiş. İstanbul’dan makineleri Samsun’a getirmiş, oradan da kağnılarla Erbaa’ya taşımış, motor parçalarını birleştirerek elektrik santralini 14. olarak kurmuştur. İstanbul Karaköy Bankalar caddesinde Burla biraderler ve Arşimidis mağazalarından evlere sayaç, kablo, priz, tesisat borusu gibi malzemeleri getirip evlere kendi parasıyla aldığı tesisatı döşemiş ve mahallelere direk dikip kabloları çekip direklere ampuller takıp cereyanı vereceği gün havada alçak bulutlar kaplıymış ve cereyan verip direklerdeki lambalar yanınca gökyüzü kıpkırmızı olmuş, civar köylerden Evyaba ve Çandır köylüleri Erbaa’yı kıpkırmızı görünce Erbaa’da yangın var zannedip kazmasını, küreğini bakırlarını alan köylüler Erbaa’ya koşmuşlar. Bakarlar ki yangın falan yok. Direklerin tepesinde beyaz bir şey yanıyor ortalık gündüz gibi. O gece tüm Erbaa gece yarısına kadar şenlik yapmışlar. O dönemde mazot yokmuş. Sadece gazyağı ve benzin teneke işi bulunuyormuş. Elektrik santralinin motoru odun kömürü ile çalışıyormuş. Sokutaş ve Keçeci köylerinden kömür at ve kağnılarla çuvallarla geliyormuş ve kömür yanınca çıkan karbon monoksit gazı olup motorun pistonunda patlıyor ve devamlı çalışıyor. Akşam olunca elektrik motorunu çalıştırmak için çarşıdan 5-6 tane işçi ( hamal) çağrılıp motor dinamo arasındaki kayışı çekmek suretiyle motor elektrik üretmeye başlıyor.”
Şahabettin Ateş Mareşal Fevzi Çakmak’ın gelişini şu şekilde anlatıyor: “Fevzi Çakmak’ın gelişine yüksek bir binadan baktık. Halk Partisi binası vardı. Orda inmiş. Oradan hükümet konağına kadar halı ve kilim döşemişler. Kırmızı şeritli külot pantolon giymişti. Babayiğit adamdı. Heykel gibiydi. Hükümete çıktı. O gece Şevki Bey’in evinde kalmış. Elektrik vardı. İmamzade Şevki Bey’in evi çok orijinaldi. 1928 yılında yaptırmış. Etrafına elektrik çekmişler, askerler nöbet beklemişler. Şevki Bey şereflenmiş. Ertesi gün kaleye gitmiş. Buraya bir silah fabrikası yapılmasını emretmiş.
      İmamzadenin hanımı pişirmiş yemeği. Çok güzel yemekler yaparlardı. Hayret etmiş yemeklere. Şevki Bey’e Samsun’dan aşçı mı getirdiniz” demiş. Şevki Bey eşinin yaptığını söyleyince şaşırmış. O gece orada kaldı. Şevki Bey’in evinde ağır mobilyalar vardı. Babamda almıştı ondan. Babam merkez vaiziydi. İstanbul tahsilliydi. Tütün tüccarlığı yaptı. Bir tanıdık bizim evi görmüş, “Dolmabahçe sarayının içi gibi” demişti. Ermeni eviydi. Boy aynası vardı, Avrupa yapısıydı.”

Hükümet Binasının Batı Cephesi Görünüşü

 

Hükümet Konağı, Belediye Binası,  Belediye Hal Binası



Erbaa Yeni Şehir (Şehir Merkezi)

Cezaevi

Büyük Camii



Eski Otogar (Şimdi Hükümet Konağının ve Karakolun olduğu alan)

  
2003 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam287
Toplam Ziyaret1032517
Saat