• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.

Anasayfa

Mimar Sinan, 29 Mayıs 1490 günü Kayseri merkez kazasının Keşi nahiyesinin Ağırnas köyünde doğdu. O gün, İstanbul’un Fethi’nin 37. yıldönümüne rastlıyordu. Sinan, orduya girdi ve istihkâm subayı olarak yavaş, fakat muntazam bir şekilde yükseldi. II. Bâyezid’in ölümünde 22, Yavuz Sultan Selim’in ölümünde 30 yaşındaydı. Yavuz’un Iran ve Mısır seferlerine katıldı. Kanunî’nin Belgrad, Rodos, Mohaç, Viyana, Bagdad seferlerine de iştirak etti. Vezîr-i âzam Dâmad Lütfî Paşa’nın dikkatini çekerek padişaha tanıtıldı, istidatları seçip yükseltmekte büyük bir sezgisi olan Kanunî Sultan Süleyman, yaşı 40’ı geçmiş bu istihkâm subayının mimarlık ve mühendislik bilgisine, sanat zevkine, köprü kurmaktaki mahâretine hayrân oldu. Sinan’ı ordudan aldı; hassa sermimar yani bugünkü anlayışımıza göre bayındırlık bakanı yaptı.
11.09.2017
Zahîrüddin Muhammed Bâbur Mirza, 14 şubat 1483’te Türkistan’ın Fergana ülkesinde doğdu. Büyük Timur’un 5. kuşaktan torunuydu. Babası Ömer Şeyh Mirza, Fergana hükümdarı idi. Sultan Ebû - Said Mirza’nın 4. oğlu olan Ömer-Şeyh Mirza, 28 Haziran 1494’te 38 yaşında Ahsı şehrinde ölünce 3 oğlunun büyüğü olan Bâbur, Fergana tahtına geçti. Semerkand’da Türkistan hakanlığı tahtında oturan amcasını metbû tanıyordu. Henüz 11,5 yaşını bile tamamlamamıştı. Amcasınm ölümünden sonra, 3 defa Türkistan imparatorluk tahtına oturdu; üçünde de atası Timur’un başkentinden kovuldu.
11.09.2017
Kanunî Sultan Süleyman zamanında Özdemir Paşa ve oğlu Özdemiroğlu Osman Paşa, Doğu Afrika’da Eritre’yi, Somali’yi, Habeşistan’ın büyük bir bölümünü Osmanlı Türk imparatorluğuna katmışlardı. Bu suretle Kuzey, Batı ve Orta Afrika’dan sonra Doğu Afrika’nın da en büyük ülkeleri ya doğrudan doğruya devlete ilhak edilmiş veya tâbiyet yoluyla İstanbul’a bağlanmıştı. Afrika kıt’asının geri kalan ülkeleri zaten henüz meçhuldü.
11.09.2017
Cezâyir’i, kendi hesabına Oruç Reis fethetti. Kardeşi Hızır Reis, müstakbel Kapdân-ı Derya Bar-baros Hayreddin Paşa, ülkenin fethini tamamladı ve Yavuz Sultan Selim’e tâbi oldu. Böylece Cezayir’de tarihte ilk defa olarak Türk hâkimiyeti kuruldu. Kanunî devrinde Cezâyir, bir Türk beylerbeyiliği yani eyaleti şeklinde teşkilâtlandırıldı ve 1830’a kadar Türk idaresinde kaldı.
11.09.2017
XVI. asırda Osmanlı Türklerinin Akdeniz’i ve Akdeniz’e bağlı denizleri âdeta bir “Türk gölü” haline getirdiklerini herkes bilir. Aynı asırda Türklerin Hind Okyanusu’nda ve bu okyanusa bağlı denizlerdeki faaliyeti hakkında da epey yayın yapılmıştır. Ancak denizcilerimizin Atlas Okyanusu’ndaki seferleri pek az bilinmektedir. Hatta Türk kaynaklarında, bu konuda hemen hemen hiç bir ciddî bilgi yoktur. Atalarımızın Atlantik’teki seferlerini ancak o devrin Avrupa "kaynaklarından öğreniyoruz. Bu hususta İngiliz kaynaklan, başta gelmektedir.
11.09.2017
Çar Petro’nun İsveç kralı Demirbaş Şarl’ı yendiği 8 Temmuz 1709 Poltava savaşında, Johann von Strahlenberg (Yohan fon Ştrâlenberg) adında Alman asıllı bir İsveç subayı, Ruslar’a esir düştü. Sibirya’ya sürüldü ve orada serbestçe dolaşmasına izin verildi. 13 yıl Sibirya’da gezen bu subay, 1722 de İsveç’e döndü. 1730 da gezilerini anlatan ünlü Almanca eserini yayınladı. Bu kitapta, şimdiki Moğolistan’da, Orhun ırmağı çevresinde bulduğu birtakım meçhul işaretler kazılmış taşlardan bahsediyor, hatta bu taşlardan kopya ettiği bazı işaretleri de yayınlıyordu. Kitap, XVHI. yüzyıl Avrupa’sında ilgiyle okundu. Fakat gezginin naklettiği işaretlere kimse bir mâna veremedi. Aynı yüzyılın sonlarında Rus gezgini Pallas ve 1822 de Spassky de Orhun çevresini ziyaret edip bu taşlan gördüler.
11.09.2017
Türk tarihinde Göktürk çağının millî destanı nasıl Ergenekon Destanı ise, Uygur çağınınki de Göç Destanıdır. Bu destânın hülâsası şöyledir: Eski Hun hükümdarlarından birinin, çok güzel iki kızı vardı. Bu kızlar o kadar güzeldi ki, ancak ilâhlarla evlenmek için yaratıldıklarına inanılıyordu. Kızların babası olan Hun hükümdarı da böyle düşün¬dü. Kızlarını insanlardan uzak tutmak için, ülkesinin kuzey taraflarında yüksek bir kule yaptırdı. Kızlarını bu kuleye bıraktı. Hükümdarın, kızları ile evlenmesi için yakarışlarla çağırdığı Tanrı, nihayet bir Bozkurt şeklinde geldi. Bozkurt, bu kızlarla evlendi. Bu ev-lenmeden, 9 tane Oğuz ve 10 tane Uygur doğdu. Do¬kuz Oğuzlar ile On Uygurların çocukları, birer boz¬kurt sesi ve bozkurt rûhu taşıyarak çoğaldılar.
11.09.2017
2.200 yıl önce Kuzeydoğu Asya’daki Türk devletini, Asya’nın bütün kuzey yarısını kaplayan bir imparatorluk durumuna getiren Mete, Türk milletinin vicdanında “Oğuz Han” adiyle ölümsüzleştirilmiştir. “Oğuz Kağan” veya “Oğuz Han” Destanında Mete, Türklerin en büyük kahramanı olarak sunulmuş, bir masal ve destân havası içinde, Çin’e, Hind’e, Avrupa kapılarına, Kuzey Asya’nın buzlu ülkelerine kadar uzanan fetihleri anlatılmıştır. Ergenekon Destanı gibi, Oğuz Han Destanı da, Türk milletinin tarihî gelişmesi ve karakterini açıklayan çok kuvvetli bir edebî vesikadır. Mete’nin “Oğuz Han” adiyle adetâ kutsallaştırıldığı, Türk milletinin ortaklaşa malı olan bu güzel destan kısaca şöyledir:
11.09.2017
Sultan II. Bayezid adına 1486’da Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından; cami, medrese, imaret, türbe, şadırvan ve çeşmeden ibaret külliye olarak yapılmıştır. 15.yüzyılın son çeyreğinde yan mekânlı camii mimarisinin gelişmiş bir örneğidir. Yapının kuzeyinde altı adet sütunun taşıdığı kemerler üzerine beş kubbeli son cemaat yeri ve içeride ise mihrap ekseni üzerinde büyük ve geniş bir kemer açıklığı ile birbirine bağlanmış arka arkaya iki kubbeyle örtülü dikdörtgen bir mekân ve buraya açılan üçer kubbeli yan mekânlardan ibarettir.
31.07.2017
Meclis egemenliği tartışmaların yaşandığı konulardan birisi de Başkumandanlık Kanunu olmuştur. Özellikle İkinci Grup’ta, Mustafa Kemâl’e verilen bu yetkilerle bir diktatörlük oluşturacağı şüphesi uyanmıştır. Bu sebeple Başkumandanlığın kaldırılması bile gündeme gelmişti.
20.06.2017
... 18 ...

 


Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam1269
Toplam Ziyaret1269693
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar42.330942.5006
Euro49.335349.5330
Saat